Türkiye “potansiyel tehdit oluşturan bölgesel bir güç” olarak tanımlanırken, Ankara’nın F-35 savaş uçağı programına yeniden dahil edilmemesi gerektiği savunuldu.
Amerikan merkezli düşünce kuruluşu Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JINSA) tarafından yayımlanan son rapor, Türkiye ile ABD arasındaki savunma iş birliğini yeniden tartışmaya açtı. 30 Nisan Çarşamba günü kamuoyuyla paylaşılan raporda, Türkiye “potansiyel tehdit oluşturan bölgesel bir güç” olarak tanımlanırken, Ankara’nın F-35 savaş uçağı programına yeniden dahil edilmemesi gerektiği savunuldu.
“F-35 Türkiye İçin Güvenli Değil”
Raporda, Türkiye’nin özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde izlediği dış politikaların ABD’nin çıkarlarıyla sık sık çeliştiği belirtiliyor. Ankara’nın sadece ABD’nin müttefiklerine karşı değil, zaman zaman ABD askerlerine karşı da güç kullanma tehdidinde bulunduğu ifade ediliyor.
Türkiye’nin, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini satın alması sonrasında F-35 programından çıkarıldığı hatırlatılan raporda, bu sistemin F-35’in hassas bileşenlerini tehlikeye atabileceği öne sürülüyor.
Raporu Hazırlayanlar
Raporun yazarları arasında JINSA CEO’su Michael Makovsky, eski ABD Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, American Progress Merkezi kıdemli araştırmacısı Alan Makovsky, JINSA uzmanı Svante Cornell, Politika Başkan Yardımcısı Blaise Misztal ve politika analisti Jonah Brody yer alıyor.
Türkiye İçin Öne Sürülen Şartlar
Raporda, Türkiye’nin F-35 programına yeniden kabul edilmesi ihtimaline karşılık aşağıdaki şartların uygulanması gerektiği belirtiliyor:
- Rus yapımı S-400 sisteminin kaldırılması,
- İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi,
- Hamas’a verilen desteğin sona erdirilmesi,
- Hamas’ın Türkiye’de para toplamasının engellenmesi,
- İsrail ile Suriye konusunda çatışmasızlık mekanizmasına girilmesi,
- Yunanistan ve Kıbrıs toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi.
Eğer Türkiye bu koşulları kabul etmezse, “bu gelişmiş Amerikan silahına erişim hakkı da olmamalıdır” ifadesi dikkat çekiyor.
Kongreye Çağrı: İsrail’in Üstünlüğü Korunmalı
Rapor, ABD Kongresi’ne de bir çağrıda bulunarak, Türkiye’ye yapılacak herhangi bir silah satışının, İsrail’in niteliksel askeri üstünlüğünü tehlikeye atmaması gerektiğini savunuyor. Bu tür bir yasal düzenlemenin, halihazırda Ortadoğu’daki diğer ABD ortakları için de geçerli olduğu belirtiliyor.
Değerlendirme
Bu tür raporlar, Türkiye-ABD ilişkilerinde savunma ve güvenlik alanında yaşanan derin fikir ayrılıklarını bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor. Türkiye’nin S-400 tercihi ve bölgesel dış politikası, Batı’daki bazı çevrelerde ciddi güvenlik kaygılarına yol açmaya devam ediyor. Bu raporun, Washington’daki karar vericiler üzerinde etkili olup olmayacağı ise önümüzdeki dönemde netlik kazanacak.